18 Kasım 2009 Çarşamba

gelip,geçti..


beni valizimle bırakıp giderlerken görüpde üzülmeyeyim diye gözyaşlarını sakladılar..


bilmediğim o soğuk kapıdan içeri girdiğimde onsekiz yaşını doldurmak üzere yeni bir hayata adım atıyorken,ürkek,korkak bir çocuğun hüznü ve merakı içerisinde adımlarımı sessizce ve çekinerek attım..bilmediğim bir dünyanın misafiri olarak askeriyenin nizamiyesinden girer gibi girdim..önce kaydımı yaptılar sicilimi yokladılar..ben olandan bitenden bi haber çocuk..karşımdakinin sert ve soğuk kelimeleri içerisinde boğulup kaldım..elime pembe çiçekleri olan çarşafı,aynı desende yastığımı,ince yeşil battaniyemi ardından öksüz dilimi yorganımı uzattılar..artık zimmetindeydim tüm bu çerçevenin..numaramı verdiler ve git dediler..görmediğim basamaklara bakarken,üşüyordum..numaraları yazılı odalardan geçerken,çığlıklar,alkışlar,şarkılar ve gürültüler dolu show dünyasına girdiğimi çok sonradan anladım..koyu haki boyalı ranzanın numarası elimdekine uyuyordu..ama ben altı kişilik değil tam yirmisekiz kişilik bir koğuşa girmiştim..dolabım dışarıda,banyom yerin dört kat altında,mutfağım dolapsız,buz gibi ve alabildiğine büyüktü..pencereden dışarı baktığımda karşıma uçsuz bucaksız sonbahardan kalma yeşili tüketmiş boş bir arazi çıktı. annem ve babama bakarken,onlar çoktan beni yapayalnız bırakmıştı..peki ben neden ağlıyordum? beş yaşında sokakta kaybolmuş bir çocuktum..ilk terkediliş,ilk yalnızlık ve çaresizlik..


çamaşır yıkamasını,yatağımı toplamayı,aç kalmayı hiç bilmedim..bana verilenleri teker teker dizdim ranzama,düzgün olmasada ben alt katında kalacaktım ve bu iyi bir şeydi,düşme korkum olmayacaktı..insanlardan korkuyordum,çünkü konuşmasını bilmiyordum onlar tecrübeyi master yapmışken..uzun dalgalı saçlı,beyaz tenli,kırmızı yanaklı genç kız görünümlü çocuk tek başına ayakları üzerinde durmalıydı..kızlar yurdu çok renkli bir o kadar ürkütücü gelsede...


yıllar sonra.........................................bu gece 24 numaralı odamı çok özlediğimi hissediyorum..orada bıraktığım çocuk geri bana döner mi diye düşündüğüm zamanlar,istemesem bile yanaklarımdan bir damla yaş süzülmesine neden oluyor..halan yitirmediğim özelliğim anahtar kaybedip,tekrar bulsamda,dolap açık olunca,nasrettin hocanın türbesi misali..gitmeyen şey kalmadı bende..ilk sigaramı orada içtiğimi ve içtiğim gün başımın dönmesiyle merdivenlerden aşşağıya paldır küldür yuvarlandığımı :) yediğimiz yemeklerin içerisinde erkekler yurdundan geldiği için şap olduğunu,şaptan öte,saman gibi tadı tuzu olmayan yemeklerin içinde envai çeşit hayvanat olduğunu ve onları açlığı bastırmak için bilmeden yediğimi çok sonradan öğrendim..burası annemin evi değildi..hayat bana ilk ismi çoktan o büyük evde vermişti...yokluk,açlık,parasızlık...ve adım külkedisi..pamuk prensesler,rapunzeller de vardı..leylalar ve piraylerde..her biri kendi namıyla büyüktü ve her biri bir masal kahramanıydı..öğretmenim boşuna vermemişti bana külkedisinin masal kitabını..ardından gelen tüm bu zorlukların içerisinde eğlenmeyi,gülmeyi öğrenişimi..sıcak su anonsunu hazır vaziyet bekleyip,anonsun hemen ardından şakır şakır aşşağıya koşturan terlik seslerini..beş kurnada banyo yapan ikiyüz kızın gülünecek komedi hallerini..on dakika içerisinde yapılacak banyonun ardından onbeşgün beklediğimiz sıcak su hasretini..tuvaletlerde lavabo üzerinde saçlarımızı yıkayışlarımızı,aynı yerde çamaşır yıkayışlarımızı ve yine aynı yerde haftalarca sıcak su gelmediği için kahve potlarında ısıtılmış sularla kızların banyo yapışlarını..rezilliğin içinde bulmuştuk mutluluğu..bu oyun değil gerçekten mutluluktu..bir domatesin altıya bölünüp payına düşen bir dilimin o unutulmayan tadını..ve kırmızı teypten gelen zeki müren,levent yüksel,ahmet kaya,ozan arif sesleri içerisinde kupalara doldurduğumuz,türk kahvesi eşliğinde bir dolu pijamalı kızların yükselen karınca seslerini..hayat ne kadar zorken güzelmiş :) özlüyorum..her yurdun cin çağırma seanslarını..yoo hayır benim cinim ordan gelmiyor..yurda giren erkek görevli olunca -destuuuuuurrr erkeeeeekkk vaaaaaarrr seslerini :) o zamanlar olmayan cep telefonları,varken ahizeli santrallerin içerisinde düşerse hat eğer,yapılan anonsları..


-kül kedisiiiiiii kül kedisiiiiii telefonunuz var lütfen telefonaaaaaa.... :) alice harikalar diyarında...şimdi herşey elimin altında..şimdi istediğim herşeyi alabiliyorum..şimdi o sıkıntıları geride bırakalı yıllar oldu..neden özlüyorum bilmiyorum..şartların zorluğumu,yokluk mu nedennn ?? kimi zaman penceremden dışarı baktığımda o ilk terk ediliş aklıma geliyor..ve gerilerden gelen o şarkı...kalbe dolan o ilk bakış,unutulmaz,unutulmaz,sevda ile ilk uyanış unutulmaz..unutulmaz...unutamıyorum..